TARİHÇE-İ HAYAT
Bediüzzaman bütün hayatı ve eserleriyle, bu asırda hak yolunda gerçek bir fedai ve manevî büyük bir kahraman olduğunu isbat etmiştir.
Onun bu ulvî hakikat yolundaki ihlâs, sebat ve gayreti, insanlık âleminde yeni bir çığır açtı ve silinmeyecek derin avcılar ayrıldı. Milyonlarca kimsenin iman ve hidayetlerine ve ebedî saadetlerine kavuştu. Bu amaçladir ki; dininin böyle yüksek bir hizmet kârının hak yolundaki gayretini örnek alabilmek için kabul edilmesini gerektirir. Üstadın hayatı, küllî hizmetin topluca iki büyük süreç arz etmektedir.
İlk: Doğuşundan tahsil hayatı, Van'daki ikameti, İstanbul'a gelişmesi, seyahatleri, Harb-i umumiyeye iştiraki, Rusya'daki esareti, İstanbul'da Darülhikmetil-İslâmiye azasında bulunuşu, Kuva-yı Milliye'de İstanbul'daki hizmeti, Ankara'ya yönelik ilk Meclis-i Meb'usandaki sonu ve kısa bir süre sonra Van'a çekiliş inzivayı ihtiyarlaması gibi... Herbiri ayrı bir hayat sahnesi olan Üstad'ın geçtiği bu birinci aşama; İman ve Kur'an hizmetinin sonunda ikinci aşamadaki hayatlarının mukaddemesi hükmündedir. İkinci büyük hizmete hazırlıktır. Ömrünün ellinci senesine kadardır.
ikindi: Van'da inzivada iken garba nefyedilip Isparta'nın Barla Nahiyesinde ikamete memur olduğu sonlarına başlar ki; “Risale-i Nur'un zuhuru ve intişarıdır.” Azamî ihlâs, azamî fedakârlık, azamî sadakat, metanet ve dikkat ve iktisad içinde Risale-i Nur'la giriştiği hizmet-i imaniyye ve manevî cihad-ı diniyyedir.
Bediüzzaman, kendisine ait böyle bir tarihçe-i hayat hazırlandığı zaman “Tafsilata lüzum yok, yalnız Risale-i Nur hizmetine dair bahisler yazılsın” diye haber göndermesi gibi sebeplere binaen, şahsına ait bahisler gayet kısa kesilirtir.